18 Haziran 2014 Çarşamba

EDİRNE




Edirne küçük bir şehir fakat oldukça sevimli ve gezilip görülecek çok fazla tarihi eser vardır. Böyle olmasının sebebi Romalılara, Bizanslılara ve Türkiye Cumhuriyetinden önce Osmanlılara ev sahipliği yapmasıdır.
Sokak araları çok sevimli olmakla beraber Meriç nehrinin kenarı kafa dinlemek için uygundur. Kafeler ve restoranlar nehir boyunca mevcut. Buraların güzel tarafı müzik çalınmamasıdır. (Belki de benim gittiğim zamanlarda tesadüfen böyledir, bilemiyorum.)
Ancak yine nehir kenarında piknik alanları seçeneği de var. Edirne’ye gelip Selimiye’yi görmeden olmaz.
Selimiye Cami Edirne'de bulunan, Osmanlı padişahı II.Selim'in Mimar Sinan'a yaptırdığı camidir. Sinan'ın 90 (bazı kitaplarda 80 olarak geçer) yaşında yaptığı ve "ustalık eserim" dediği Selimiye Camii gerek Mimar Sinan'ın gerek Osmanlı mimarisinin en önemli yapıtlarından biridir. Caminin kapısındaki kitabeye göre yapımına 1568 yılında başlanmıştır. Caminin 27 Kasım 1574 Cuma günü açılması planlanmışsa da ancak II. Selim'in ölümünün ardından 14 Mart 1575'te ibadete açılmıştır. Mülkiyeti Sultan Selim Vakfında’dır. Bugün şehrin merkezinde bulunan caminin yapıldığı alanda inşasına Süleyman Çelebi döneminde başlanan, sonradan Yıldırım Bayezid'in geliştirdiği Edirne'nin ilk sarayı ve Baltacı Muhafızları haremi bulunmaktaydı. Bu alandan “Sarıbayır” veya “Kavak Meydanı” diye bahsedilir.*
Edirne’ye özellikle ciğer yemeğe gelenleri bilirim. Ben ciğeri hiç yiyemem fakat burada tavada ve bol yağda yapılan ciğer hem çok hafif hem de hiç kokmaz. (Benim gibi kokusundan rahatsız olanlar için) Yanına verdikleri acı biber oldukça değişik ve lezzetli. Çok acı gibi görünür, ama birkaç tane yiyebilecek kadar dayanırsınız.

* Bütün italik yazılı alıntılar Wikipedia’dan alınmıştır.
SELİMİYE CAMİ

MİMAR SİNAN

SELİMİYE CAMİ

EDİRNEDE BİRTARİHİ ESER

CİĞERİN YANINA GELEN BİBER


MERİÇ NEHRİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder