Sokak araları çok
sevimli olmakla beraber Meriç nehrinin kenarı kafa dinlemek için uygundur.
Kafeler ve restoranlar nehir boyunca mevcut. Buraların güzel tarafı müzik
çalınmamasıdır. (Belki de benim gittiğim zamanlarda tesadüfen böyledir,
bilemiyorum.)
Ancak yine nehir
kenarında piknik alanları seçeneği de var. Edirne’ye gelip Selimiye’yi görmeden
olmaz.
Selimiye
Cami Edirne'de
bulunan, Osmanlı padişahı II.Selim'in Mimar Sinan'a yaptırdığı camidir.
Sinan'ın 90 (bazı kitaplarda 80 olarak geçer) yaşında yaptığı ve "ustalık
eserim" dediği Selimiye Camii gerek Mimar Sinan'ın gerek Osmanlı mimarisinin en önemli yapıtlarından
biridir. Caminin kapısındaki kitabeye göre yapımına 1568 yılında
başlanmıştır. Caminin 27 Kasım 1574 Cuma günü açılması planlanmışsa da ancak II. Selim'in
ölümünün ardından 14 Mart 1575'te
ibadete açılmıştır. Mülkiyeti Sultan Selim Vakfında’dır. Bugün şehrin
merkezinde bulunan caminin yapıldığı alanda inşasına Süleyman Çelebi döneminde başlanan,
sonradan Yıldırım Bayezid'in geliştirdiği Edirne'nin ilk sarayı ve Baltacı
Muhafızları haremi bulunmaktaydı. Bu alandan “Sarıbayır” veya “Kavak Meydanı”
diye bahsedilir.*
Edirne’ye
özellikle ciğer yemeğe gelenleri bilirim. Ben ciğeri hiç yiyemem fakat burada
tavada ve bol yağda yapılan ciğer hem çok hafif hem de hiç kokmaz. (Benim gibi
kokusundan rahatsız olanlar için) Yanına verdikleri acı biber oldukça değişik
ve lezzetli. Çok acı gibi görünür, ama birkaç tane yiyebilecek kadar
dayanırsınız.
* Bütün italik yazılı alıntılar Wikipedia’dan alınmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder